Külliye’den ‘geçiş dönemi’ mesajı

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı ‘pazar yazısı’ başlıklı paylaşımla ‘Terörsüz Türkiye’ sürecini değerlendirdi.
Bu sürecin şu anda bir geçiş dönemi olduğunu vurgulayan Uçum Filistin/Gazze soykırımı tüm uluslararası sistemin çöküşünü tescillediğini söyleyerek, “Dünyanın alt üst olduğu ve krizler yaşadığı bir dönemden geçiyoruz. Ekonomik süreçlerde kapitalizmin ülkesel, bölgesel ve küresel bunalımları sürekli hale geldi. Ulusal ve uluslararası siyasal sistemlere ilişkin sorunlar, çözülmek bir yana giderek kronikleşiyor. Uluslararası ilişkilerde hukuki süreçler etkisini kaybediyor. Filistin/Gazze soykırımı tüm uluslararası sistemin çöküşünü tescilledi. Siyonist saldırganlığa ve vahşete karşı dünya adeta felç olmuş izlenimi veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin çabaları dışında anlamlı bir gayret yok” ifadelerini kullandı.

“HER TÜRLÜ İNSANİ DEĞERİN İSTİSMAR EDİLDİĞİ BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ”

Uçum; uluslararası güç savaşlarını hukuku ve etik ilkeleri çiğnediğini söyleyerek, “Dünyanın her yerinde toplumlar bir varoluş mücadelesine girmiş durumda. Güç savaşları artık diplomasi, hukuk gibi örtülere de ihtiyaç duyulmadan açıktan yapılıyor. Uluslararası toplum açısından güven veren ve bağlayıcı olan hiçbir kurum, norm ve değer yok. İnancın, hukukun, vicdanın, ahlakın ve her türlü insani değerin istismar edildiği hatta terk edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Bunların en bayağı şekillerini günlük hayatta da görüyoruz. Bu gidişatta ya dünyanın daha adil bir şekilde yeniden yapılanması için yollar bulunacak veya insanlık kaosun hâkim olduğu bir karanlığın içine sürüklenmeye devam edecek” dedi.

Mehmet Uçum’un paylaşımının devamı şu şekilde:

“DIŞARIDAN İÇERİDEN EYLEMSEL VE FİKRİ SABOTAJLAR YAPMAYA ÇALIŞAN MERKEZLER VAR”

“Tam da bu noktada Türkiye’nin terörün kökten tasfiyesine ilişkin attığı tarihi adımlar büyük önem taşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vurgusuyla ‘Terörsüz Türkiye adım adım inşa ediliyor’.
TBMM bünyesinde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu da bu konudaki tarihi adımlardan biridir. Terörsüz Türkiye’nin inşa süreci bir geçiş sürecidir. Elbette geçiş süreci sorunsuz yürümüyor, bundan sonra da çeşitli sorunlar çıkacağı öngörülebilir. Dışarıdan ve içeriden eylemsel ve fikri sabotajlar yapmaya çalışan merkezler var. Bunlara karşı Devletin çok olasılıklı tedbirler aldığı anlaşılıyor. Geçiş süreçlerinin kendine has özellikleri ve dinamikleri sebebiyle bazı sorunlu gruplar fırsat arayışına girerler. İçinde olduğumuz Terörsüz Türkiye’ye geçiş döneminde çeşitli gayri meşru odakların, küçük çıkar gruplarının, dijital suç örgütlerinin, ülke karşıtı özel siyasi ajanda sahibi olanların kendilerince fırsat görüp hareketlendikleri gözleniyor. Bu tip zararlı yapı ve ilişkiler yabancı istihbarat teşkilatların kullanımına da elverişlidir. Ancak böyle fırsatçı ve değer yoksunu kişiler ve grupların ipliği pazara erken çıkar ve süreç ilerledikçe adım adım tasfiye olurlar. Zaten bunlara ilişkin de her türlü tedbir alınır.

“BU TARİHİ İMKANI AKTÜEL KONULARA YAHUT TÜRKİYE’NİN KIRIZI ÇİZGİLERİNE AYKIRI TALEPLERİNE HEBA ETMEMEK GEREKİR”

Asıl önemli olan bu geçiş sürecinin rutin dışı bir dönem olduğunu bilerek süreci yönetmektir. Rutin dışı dönemlerde rutinde kullanılan yaklaşımlar yetmez, çoğunlukla doğru da olmaz. Bu nedenle Komisyondaki bazı grupların aktüel siyaset üzerinden meseleyi ele almaları, aktüel konuları genel ihtiyaçların önüne çıkarmaları hem yöntemsel hem de işin esası açısından isabetli olmaz. Unutulmasın ki Türkiye’de bugün bir çok aktüel konu Terörsüz Türkiye’ye geçişle birlikte hal yoluna girecek hususları kapsıyor. ‘Türkiye Yüzyılı reform programı’nın çok daha güçlü ve çok daha kapsamlı bir seviyede gerçekleşmesinin koşulları Terörsüz Türkiye’ye geçişle birlikte eksiksiz sağlanır. Bu tarihi imkanı, ileride kendiliğinden gündemden kalkacak veya anlamını yitirecek aktüel konulara yahut Türkiye’nin nesnel gerçeğine ve kırmızı çizgilerine aykırı taleplere heba etmemek gerekir.

Esas olan Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği büyük reform programına hazırlamaktır. Komisyonun genel mutabakat sağlayacağı demokrasi ve hukuk perspektifi reform sürecine büyük katkı yapar. “Daha fazla demokrasiyi, daha fazla özgürlüğü, daha etkin devleti amaçlayan reform programının” hayata geçeceği aşama için Komisyonun ortaya koyacağı yapıcı yaklaşımlar çok önemli bir temel olabilir.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın sözleriyle bitirirsek; “Siyasi görüşlerimiz, hayat tarzlarımız, kökenlerimiz, fikirlerimiz farklı olsa bile hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin asli sahipleriyiz, aynı evin fertleriyiz.”

Related Posts

CHP’li Şahbaz’dan Murat Çalık için ‘cezaevinde kalabilir’ raporu veren Adli Tıp Kurumuna tepki

CHP’li Şahbaz, tutuklu bulunan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık hakkında Adli Tıp Kurumunun verdiği “cezaevinde kalabilir” raporunun tıp biliminin değil, iktidarın talimatlarının ürünü olduğunu söyledi.

Mesleği şaşırttı: Tabut itirafçısı, cenazeleri basıp ölülerin sırlarını açıklıyor!

Mesleği şaşırttı: Tabut itirafçısı, cenazeleri basıp ölülerin sırlarını açıklıyor!

Tadım Kalesi’nde 5 Bin Yıllık Buluntular

Elazığ’daki kazılarda 5 bin yıllık kutsal ocaklar ve Konut kalıntıları bulundu.

Diyanet’in ”Miras hakkı” hutbesine gönderme mi? MHP’li Feti Yıldız’dan dikkat çeken paylaşım

Diyanet’in “kız çocuklarının miras hakkı” vurgusu tartışılırken, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız adaletin Allah’ın emri olduğunu vurgulayan bir paylaşım yaptı. Yıldız paylaşımında “Maddi hakikate hukukun evrensel ilke ve esaslarına riayet edilerek ulaşılır. Başka türlü adaletsizlik kapısı kapatılamaz” ifadelerine yer verdi.

Hong Kong’da yayınlan virüs için robotlar kullanılacak

Hong Kong yönetimi, sivrisinekler aracılığıyla yayılan chikungunya virüsüne karşı yeni bir yöntem denemeye hazırlanıyor. South China Morning Post’un haberine göre, Çevre ve Ekoloji Sekreteri Tse Chin-wan, gelecek aydan itibaren ulaşılması zor …

17 Ağustos Marmara Depremi’nin “sesi” oluşturuldu

17 Ağustos 1999’da meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki “Büyük Marmara Depremi”nin titreşim frekansları, Kocaeli Üniversitesi Araştırma Görevlisi Dr. Hamdullah Livaoğlu tarafından sese dönüştürüldü.