Üniversitelere yönelik iktidar baskısı ve ekonomik kriz öğretim görevlilerinin yaşamlarında ciddi sorunlar yaşamasına neden oluyor. Bu sorunlar beraberinde akademideki istihdam konusunu da gündeme getiriyor.
Hem kamu hem vakıf üniversitelerindeki akademik kadrolara yönelik taleplerin azaldığı iddialar arasında.
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Yavuz Erişen’in sosyal medya hesabı üzerinden yapmış olduğu “Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Bilimleri, Eğitim Programları ve Öğretim doktora programımıza başvurular son birkaç yılda hızla düştü. Bu yarıyılda sadece 1 başvuru yapıldı, diğer bilim dallarında da durumlar benzer. Görüştüğüm gençler bilimsel çalışma yapmanın zorluğuna rağmen, kadro sorunları ve akademisyenlerin ekonomik koşulları nedeniyle doktora yapmak istemediklerini söylüyor. Bunun yakın gelecekte ülkemize çok ciddi maliyetleri olacak” paylaşımı da konuyu gündeme getirdi.
Cumhuriyet söz konusu iddiaların arka planını eğitimcilere sordu. Eğitimciler; ekonomik krizi, liyakatsiz atamaları ve cemaatleşme adımlarını söz konusu tablonun nedenleri arasında gösteriyor.
ADRESE TESLİM KADRO
Eğitim İş Yükseköğretim Şube Başkanı Şenol Güzel, şöyle konuştu:
“Gençler açısından doktora yapmanın hem zaman hem de maliyet açısından büyük yükü var. Öğrenciler doktora eğitimleri sonunda kadro bulamıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurumu (YÖK) doktora öğrencilerini içine düştükleri bu çıkmazdan kurtarmak yerine onların yaşamlarını daha da zorlaştıracak işlere adım atıyor. Öğrenciler bu durumlardan dolayı yurt dışında okumayı daha mantıklı buluyor” dedi. Kadro alımlarında üniversitelerin aynı siyasi partiler gibi kendilerine uygun kişileri seçtiğini belirten Güzel “Doktora öğrencisi olmak isteyen bir sürü insan var. Adrese teslim bir kadro düzenlemesi mevcut. Doktora olsun diğer ünvanlarda olsun bazen kadro açarken kişinin adını yazmadıkları kalıyor” ifadelerini kullandı. Atamalardaki cemaatleşme sorununa değinen Güzel şunları anlattı: Bakıyorsunuz A Üniversitesinde bu cemaat diğer bir üniversitede başka bir cemaat. Bu cemaatler geldiklerinde kendi kadroları ile geliyorlar. İnsanların yıllardır emekleriyle geldikleri yerlere bu kişiler bir günde geliyor. Kadro alımı böyle olmazsa başvuracak pek çok öğrencimiz olacaktır. Yeter ki kişiye göre kadro açılmasın.”
Güzel, akademisyenlerin özlük haklarının içler acısı olduğunu söyleyerek kendi mezun ettiği öğrencisinden daha az maaş alan öğretim görevlilerinin olduğuna dikkat çekti.
MAAŞ KİRAYA YETMİYOR
Eğitim Sen İstanbul 6 No’lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Burak Çetiner ise şu ifadeleri kullandı:
“Akademisyenlerin almış olduğu maaşlar kiralarına bile yetmiyor. Özellikle mühendislik gibi özel sektörde çalışma imkanı olan bölümlerde doktora kontenjanları dolmuyor. Tanıdığı olan ya da siyasi ayağı olan kişilerle kadrolar dolduruluyor gibi bir inanç da var. Bunun gerçeklik payı bazı yerlerde çok ciddi.”
Çetiner “Güvencesiz çalışma ortamı, akademisyenlerin iş güvencesi olmaması da bir etken. Bir araştırma görevlisiyseniz atılma tehdidi ile çalışıyorsunuz. Siyasi iktidar kendi görüşünde olmayan akademisyenleri üniversite bünyesinde tutmak istemiyor” dedi.
YOKSULLUK SINIRI ALTINDA BİLİM!
2022-2024 yılları arasında araştırma görevlisi sayısı yüzde 19 oranında azalış gösterdi. Akademik Dayanışma Platformu (ADAP) verilerine göre, son 10 yılda araştırma görevlisi maaşları Türk-İş yoksulluk sınırı üzerine hiç çıkmadı. 2022-2023’te profesör maaşları bir dönem yoksulluk sınırının altına düştü.
Türk-İş’in açıkladığı yoksulluk sınırı 66 bin 976 TL’yken devlet üniversitelerinde görev yapan araştırma görevlileri 56 bin 794 TL, öğretim görevlileri 57 bin 378 TL maaş aldı. Doktor öğretim üyesi maaşı 62 bin 738 olurken, doçent maaşı ise 69 bin 685 TL olarak belirlendi. Akademinin en üst seviyesi olan profesör maaşı ise, 86 bin 406 TL olarak görüldü.
More Stories
Bakanın ‘fiyatı artmayacak’ dediği et Ramazan öncesi zamlandı
AKP’den ‘servet transferi’ CHP’li vekil skandalı ortaya çıkardı
Mersin’de Yangında 3 Çocuk Mahsur Kaldı, İtfaiye Kurtardı